Berlin Bisiklet Dönüşümü

Dünyanın sayılı motorlu araç üreticilerinden Almanya’nın başkenti ve kozmopolit şehri Berlin, yaz aylarında 1.6 milyona varan bisikletli sayısıyla bir dönüşüm geçiriyor.

Bu dönüşüm sürecini görmek ve İstanbul – Berlin bisiklet dayanışmasını güçlendirmek amacıyla, kentin bisiklet dostu olması, bisikletlilerin de daha iyi haklara kavuşması için çalışan Changing Cities, RadXhain ve Volksentscheid Fahrrad topluluklarının daveti ve Robert-Bosch-Stiftung fon desteği ile Berlin’i ziyaret ettik.

Berlin bizi sonbahar renkleri ve bisikletlerle karşıladı.

İlk günün akşamı, iki haftada bir perşembe günleri Teknik Üniversitede yapılan Şehir Atölyesi anlamına gelen #Stadtwerkstatt toplantısına katıldık. Günün toplantı konusu, bisikletle ilgili yasaların yeniden oluşturulması ve yazılması sürecinde bisiklet yolu gibi en temel kavramların yeniden tanımlanmasıydı. Toplantının başında bize ayrılan 15 dakikada Türkiye’de bisikletin trafikte ve toplumda nasıl algılandığıyla ilgili genel bilgi vererek, kendimizi tanıttık. Sunumun ardından soru – cevap kısmında farklı seviyelerde ancak aynı kaynaktan doğan sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu anladık. 

Aynı dertlere sahip insanlar olarak sohbeti bitirmek zor geldiği için İstanbul’a dönmeden yeniden bir araya gelerek Bicycle Talks serisine nasıl devam edeceğimizi konuştuk.

2. gün Tagesspiegel gazetesi bünyesinde geliştirilen ve ultrasonik bir cihaz olan #Radmesser ile tanıştık. Radmesser, bisikletle trafikte ilerlerken yanımızdan geçen araçların arada ne kadar mesafe bıraktığını ölçüyor, mesafe güvenli geçiş olan 1.5 metrenin altındaysa aracın fotoğrafını çekiyor ve sürüş rotası boyunca bu geçişlerin hangi noktalarda yapıldığını kayıt altına alıyor. Tüm kullanıcılardan gelen veriler incelenerek, geçiş güvenliğinin minimuma düştüğü noktalar belirleniyor.

Radmesser ile elde edilen veri, yerel yönetimlere bilgi vermek, toplumda farkındalık oluşturulmak, yol tasarımının bisikletli güvenliği açısından iyileştirilmesi amacıyla kullanılıyor.

2. günün devamında, Berlin’de çokça ve çeşitli amaçlarla hizmet veren bisiklet kurye firmalarından birini, Velogista’yı ziyaret ettik. Dağıtım sisteminin işleyişi ve kargo bisikletlerin kapasitesi hakkında bilgi sahibi olduk. 250kg taşıma kapasitesine sahip, 25km/s hız yapabilen kargo bisikletlerle çoğunlukla e-alışveriş teslimatları Kreuzberg’de bulunan hubdan ortalama bir gün içinde alıcısına teslim ediliyor.

Bu noktaya kadar yoğun program nedeniyle bisiklet edinmeye vakit bulamamış,
otobüs, tren, metro ağıyla ulaşım sağlamıştık.

Berlinlilerin bisikletleriyle tren-metro ağını rahatlıkla kullandığını ve her vagonun ilk ve son kapısına yönlendirildiklerini gözlemlemek açısından olumlu olsa da, hayatının içinde bisiklet olan bizim gibi insanların gittikleri, üstelik kışın 600bin, yazın 1.6 milyona ulaşan bisiklet kullanıcısına sahip bir şehirde, bisiklet kullanmaması bir seçenek değil.

Bizleri davet eden ve seyahat boyunca misafir eden Changing Cities, RadXhain ve Volksentscheid Fahrrad ağı iki bisiklet ödünç verdi. 3. bisikleti Kreuzberg’de sahibinin İzmirli olduğunu öğrendiğimiz BikeFix’den kiraladık. Yeri gelmişken Berlin’de nasıl bisiklet kiralanabileceğinden bahsedelim. Bir arkadaşınızdan ödünç alamıyorsanız, iki seçeceğiniz var: kısa sürüşler için mobil uygulamalarla next bike serbest dolaşım bisikletlerini kullanabilirsiniz veya uzun sürüşler söz konusuysa daha konforlu seçenekleri bulabileceğiniz bisiklet dükkanlarından günlük 10€ karşılığı kiralama yapabilirsiniz. 2. seçenekte bisikletin güvenliğinden siz sorumlusunuz, bisikleti gece güvenle bırakabileceğinizden emin olmanızı öneririz.

Bisiklet park güvenliğinden bahsetmişken,
Berlin’de bisiklet hırsızlığının bir çeşit iş koluna dönüştüğü görülüyor.

Berlin’de bisikletliler kilitlerini seçerken, anahtar mekanizmasından, malzeme sertliğine, metalin hangi ısıda dövüldüğünden, kalınlık ve ağırlığına kadar pek çok kritere dikkat ediyorlar. Kilitler satışa sunulmadan önce pek çok testten geçerek 1’den 15’e kadar güvenlik puanı alıyor. Çoğunlukla zincir veya U kilit, mümkünse ikisini birden kullanıyorlar.

Bisiklet güvenliğiyle ilgili bir diğer uygulama, bisikleti polise kaydettirmek. Bisiklet kadrosunun altında bulunan seri numarasını kendi adınıza sisteme kaydettiriyorsunuz ve bisikletinizin görünür bir yerine size verilen ve tekrar çıkarmanın pek mümkün görünmediği etiketi yapıştırıyorsunuz.

Bisiklet çalınırsa, durum polise bildiriliyor. Zaman zaman yapılan kontrollerde etiketli bisikletlerin sahibi tarafından kullanıp kullanılmadığı kontrol ediliyor. Bisikletin sahibi değilseniz el konuluyor.

Hemen her yerde ters U şeklinde bisiklet park yerleri yapıldığı için kilitlerin biriyle bisiklet kadrosunu park yerine, diğeriyle kadroyu ön veya arka tekerleği bağlıyorlar. Park yeri seçiminde insan geçişinin yoğun olduğu yerleri tercih ediyorlar, çünkü kullandıkları kilitleri kesmek için kaynak makinesi kullanmak ve etrafa kıvılcımlar saçarken dikkat çekmemek gerekiyor.

Ayrıca bisikletin üzerinden kolayca çıkabilen aydınlatma, sele vb varsa bunları mutlaka yanlarına alıyorlar ki genellikle quick release denen kolay sökülür bağlantı kullanmıyorlar. Bu nedenle ödünç aldığımız bisikletlerin sele ayarını yapmak için anahtara ihtiyaç duyduk.

Basit tamir ihtiyaçları için çoğumuz yanımızda malzemeler taşıyoruz. Anahtara ihtiyaç olunca bisikletlilerden istedik ancak hiçbirinin yanında malzeme yoktu. Nedenini bisiklet dükkanlarını görünce anladık. Pek çok dükkanın girişinde her boy alyan, ingiliz anahtarı, tornavida, hava pompası bulunuyor. Uzayabilmesi için esnek kablolu, kaldırıma saçılmaması için mıknatıslı düşünmüşler. Bu aletlerle çözülemeyen durumlar için dükkanların içinde tamir atölyeleri de bulunuyor.

Bisikletlerimizi, kilitlerini edindikten ve sele boyu ayarını yaptıktan sonra Berlin caddelerini turlamaya ve bisikletli ulaşım için trafikte yapılan düzenlemeleri bununla birlikte sorunları da görmeye başladık.

Bisiklet yolları çoğunlukla kaldırımlarda veya kaldırım müsait değilse park eden araçların yanında çizgi çekilerek belirlenmiş. Kavşak geçişlerinde motorlu araçlarla kesişme noktalarında bisikletin ilerleyeceği hat çizilmiş ve kırmızıyla renklendirilerek bisiklete geçiş üstünlüğü verilmiş. Bir dönel kavşağa girdiğinizde tüm araçlar yol verdiği için mutluluktan bir tam tur atabilirsiniz. Trafik ışıklarında sola dönüşlerde yaya geçitlerine paralel bisiklet geçişlerini izlemeniz gerekiyor.

Motorlu araç trafiğinin yoğun olduğu bazı caddelerde bisiklet yolu yok, yerine bir paralel cadde/sokak bisiklet caddesi/sokağı olarak belirlenmiş ve tüm bisikletliler bu hattı kullanıyor. Bisiklet trafiği resmi olarak düzenlendiği için rota oluşturduğunuz program da güzergahınızı ana cadde yerine bisiklet caddesinden geçirerek sizi yönlendiriyor.

Bazı bisiklet yolları motorlu araçlar tarafından sıklıkla işgal edildiği için renklendirilmiş ancak konuştuğumuz bisikletliler renklendirmenin işgali önlemediğini, trafikteki kesişim noktalarında renklendirme yapılmasının daha iyi sonuç verdiğini söylüyor.

Yeni bir çalışma ise 3.5m genişliğinde ve karayolundan fiziksel olarak ayrılmış bisiklet yolu, biz gelmeden iki gün önce resmen ulaşıma açılmıştı. Bu, oradaki herkes için en heyecan verici gelişmeydi. İki bisikletlinin yan yana sürebildiği yolda arkadan gelen bir bisikletlinin onları rahatlıkla geçebileceği kadar geniş olan bu yeni uygulama, önceden 3 şerit olan motorlu araç yolundan bir şeridin alınarak bisikletlilere verilmesiyle ortaya çıkmış. Karşı yöndeki şeridin dönüşümü ise henüz tamamlanmamıştı.

Yeni yapılan bir avm’ye (Berlin’in 69. AVM’si olmuş) ulaşan bisiklet yolundan geçtik, daha doğrusu geçemedik. Alışveriş merkezine gelenlerin park yerine dönüşmüştü. Buraya sıklıkla gelerek bisiklet yolunun açılması için mücadele veren RadXChain ve Volksentscheid Fahrrad ekibiyle polisi aradık, durumu bildirdik ve bekledik. Ancak polis buradaki durumla ilgilenmiyor ve gelmiyor. Bisiklet yoluna park etmek de bisiklet yolu olan caddede araç yolunu kullanmak da yasak olduğu için, illegal durumdan doğan başka bir illegal durumda kalmaktan rahatsız olduklarını anlattılar. 

Kaldırım, bisiklet yolu gibi başkalarına ait alanlara park eden araçları fotoğraf ve konumuyla doğrudan polise iletebildikleri bir uygulamaları var. Bu uygulamayı bolca kullanıyorlar ve plakalara ceza yazılmasını sağlıyorlar.

2. günün son durağı bir girişim (start-up) ofisi oldu. fixmyberlin.de Berlin şehir planının sadece şehir plancıları tarafından değil, herkes tarafından anlaşılabileceği bir platform. Yukarıda bahsettiğimiz tamamlanan, planlanan, tasarlanan bisiklet yol, cadde ve hatlarını, aradaki kopuklukları, puanlama ve yorumlarıyla görebilirsiniz. Platformun altyapısı farklı kentlere de uyarlanabilecek şekilde hazırlanmış.

Bisiklet trafiğini saymak, güzergah ve öncelik belirlemek kadar, yapılan altyapının ne kadar işe yaradığını ölçmek açısından da son derece önemli. Bir araya geldiğimiz hemen herkesin ortak sorusu İstanbul’da kaç bisikletli olduğuydu ve ne yazık ki elimizde bununla ilgili bir veri bulunmuyor.

Bisiklet kentine dönüşen Kopenhag, Strasbourg gibi şehirlerde bulunan tabelalı bisiklet sayaçlarının onbinlerce avroluk yüksek maliyeti, bisikletli ulaşıma yatırım yapmayan kentlerin harcamak istemediği bir tutar. Berlin’de bulunan 5 farklı noktaya asfalt üzeri metal sayaçları yerleştirmeyi başarmak sıkıntılı bir süreç olmuş. Türkiye’de sadece Marmaris, Gaziantep ve İzmir’de bisiklet trafiği ölçümü yapılıyor, herkesin görebileceği ölçüm tabelası ise yalnızca İzmir’de mevcut. Ölçüm tabelası olmadığında rakamları belediye görüyor, inceliyor ve değerlendiriyor. Aynı ofisi paylaşan bir başka girişim olan Visual Count ise bisiklet trafiğini daha düşük maliyetle sayabilmek amacıyla yola çıkmış.

Berlin – Istanbul Talks serisinin 2. buluşmasının ana etkinliği #OkulYolundaKaos paneliydi.

Jan Michael Ihl – Zeynep Araboğlu | #OkulYolundaKaos

Türk Alman okulunda gerçekleşen etkinlikte, panel öncesi BUP’un Türk okullarından örnekleri anlattığı, okul öğretmenlerinin mevcut durumu paylaştığı sunumların ardından panelde, sabah saatlerinde çocukların okula arabayla bırakılmasından doğan kaos, konunun paydaşları olan yerel yöneticiler, okul idarecileri ve güvenlik güçleri arasında tartışıldı ve bir sonraki adımda buluşulacak zemin oluşturuldu.

Göksel Özyazanlar – Zeynep Araboğlu – Arda Çağaptay

Panele dinleyici olarak katılan Arda Çağaptay bir BUP üyesi ve Berlin’e taşındıktan sonra da BUP’u takip etmeyi sürdürmüş. Geleceğimizi öğrenince panele katılarak ve ertesi gün 18 km’lik Berlin turuna rehberlik ederek bizi çok mutlu etti. Yolu Berlin’e düşen tüm BUP topluluğu üyelerine ihtiyaç duyduklarında yardıma hazır olduğunu söylüyor.

Berlin gezimizin son gününde akşam trafiğinde yol alırken bisikletli polislerin görev yaptığını gördük. Yolun kenarında durmuş, akan trafikteki bisikletlileri kontrol ediyorlardı. Son derece ilginç olan bu durum polislerin “Dur” işaretiyle bir anda daha da ilginç bir hal aldı. Bizi neden durdurduklarını merak ederken açıkladılar, ‘ön farınızın sabit yanması gerekiyor, lütfen düzeltin.’ Ekip üyelerimizden birinin fasılalı yanan farını görmüş ve belli ki kurallara uygun olmadığı için durdurarak bizi uyarmak istemişler. Bisikletli polisler bu disiplinli çalışmayı genellikle Mitte bölgesinde yapıyor, kentin diğer bölgelerinde karşılaştığımız aydınlatma kullanmayan bisikletlileri de uyarmaları için uygulamanın yaygınlaşmasını diliyoruz.

Etkinliğin partneri Changing Cities tarafından hazırlanan yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

İstanbul – Berlin Bisiklet Buluşmaları | Bicycle Talks serisinin 3. etabı 2019 yılının ilk aylarında farklı bir konu başlığı ve yine deneyim paylaşımıyla İstanbul’da gerçekleşecek. İstanbul etabının bir parçası olarak programda yer almak isteyen tüm girişim ve topluluklar bize iletişim sayfamızdan ulaşabilirler.

Berlin, Almanya | Kasım 2018
Berlin – Istanbul Bicycle Talks programı Robert-Bosch-Stiftung tarafından fonlanmaktadır.
This entry was posted in Çalışma – Proje, Eylem – Etkinlik, Yurt dışı İzlenimi. Bookmark the permalink.

Yorum Bırak